Monthly Archives: Mayıs 2011

UYAN EY TÜRK MİLLETİ, UYANIN EY BOZKURTLAR!!!

 

42 yıllık onurlu bir siyasi mücadelenin, Türk Milliyetçilerinin buluştuğu yerin adıdır MHP. ‎”Ülkücülük; ülkemiz ve yeryüzünde Allah’ın nizâmını hâkim kılmak için kendine metot olarak Allah ve Resulünü ölçü alan bir îmân hareketinin adıdır” diyen ve buna iman eden ülkücülerin yeridir MHP.

MHP, bu ülkenin geçmişi, bugünü ve daha da önemlisi geleceğidir. MHP, tüm emperyalistler odakların Türk Milletini bölme ve parçalama isteklerinin önünde durabilen yegâne bir güçtür, MHP son kaledir.

Bu engeli de geçebilirlerse -ki bunu yapamayacaklarını dünde gördüler şimdi de görecekler-bu ülkenin istiklaline kast edeceklerdir. İçimizdeki vatan hainleri de sahşi menfaatleri gereği bu karanlık odaklara hizmet etmek için birbirleriyle adeta yarışır hale gelmiştir.

Değerli ülküdaşlarım; Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimine gidiyor. Türkiye istiklalini oyluyor. Bu seçim öylesine karanlık işlere, ahlaksız siyasi olaylara şahitlik ediyor ki. TAM BİR HENGÂME.

 OYNANAN OYUN ÇOK AMA ÇOK BÜYÜK. FARKINDA OLALIM, UYANIK OLALIM. OYUNU BOZALIM!

Son kaset olaylarıyla yapılmak istenen, öncelikle Genel Başkanımız üzerinden partimizin tasfiyesi, onun üzerinden de Yüce Türk Milleti’nin parçalanmasıdır. Bunu iyi okumak lazımdır. Bu süreci iyi okuyamaz ve birbirimize bu konularda uyarılarda bulunamazsak amaçladıkları bu süreçle ne yazık ki karşı karşıya kalabiliriz. Ülkücülük şuurunu benimsemiş her bir ülkücüye düşen vazife de bu konuda ihtiyatlı ve bilinçli olmaktır. Bu bilinç ile hareket edip, her türlü oyuna ve entrikaya karşı uyanık olmalıdır. Bu süreç içerisinde özellikle ülkücü büyüklerimizden ricam yüreği vatan ve millet aşkıyla dolu tüm ülküdaşlarımıza birlik ve beraberlik mesajları vermeleridir. Birbirimize kenetlendiğimizi cümle aleme göstermeliyiz. Bu ülke toraklarında kendini ülkücü tanımlayan ve bu şuurla yaşayan tüm kişi, kurum ve siyasal uzantılar varsa gelin MHP altında toplanın, toplanamıyorsanız da destek verin, GÜN BİR OLMA GÜNÜDÜR.

Aksi takdirde bizi çok kötü günler bekliyor.  Çünkü amaçlanan şey önce ayrıştırma, sonra tartıştırma ve sonra da parçalamadır. Tüm ittifaklara karşı uyanık olun!

 Peki ülkücüler üzerinde oynan bu oyun ne?

 1.      Oyunun  amacı; Türk Milliyetçileri üzerinden Türkiye Cumhuriyeti Devletini parçalamak.

2.      Oyunun aktörleri; AKP Hükümeti, satılmış köşe yazarları, PKK ve her türlü bölücü unsur ve de bu oyuna alet olan vatan ve millet şuuru hissetmeyen binlerce taşeron AKP hükümeti yalakası.

3.      Oyunun Planı;

·         Öncelikle Türkiye’de her türlü emri yerine getirecek taşeron bir hükümetin kurulması.  

·         Kurulan bu hükümetin Başbakanını yasallığı tartışılan bir süreçle önce Başbakan ardından Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanı yapma.

·         Hükümetin kontrolünde, Türk emniyet ve istihbarat teşkilatında kadrolaşma ve bunu cemaat üzerinden gerçekleştirme.

·         Hükümet üzerinden bölünmenin önündeki engeller birer birer yok ediliyor.

·         Türkiye’de hiç görülmeyen bir şey yapılıyor; bir valiz dolusu nereden ve kimin gönderdiği belli olmayan belgeler ve bu belgelerin bir gazeteci marifetiyle bağımlı hale gelen yargıya sunulması. Çünkü zaman ve şartlar buna müsait; SONUÇ:  BALYOZ DAVASI. Paşasından subayına, subayından erbaşına ASKER İÇERİYE. Toplum nezninde ordunun itibarsızlaştırılması, güveninin yitirilmesi.

·         Adını kimin ve neden konulduğunun iyice araştırılması gereken bir ERGENEKON. (Ergenekon isminin bizim için ne kadar kutsal bir değer olduğunu anlatmama gerek yok sanırım). Gazeteci ve aydınların birer birer toplatılması. SONUÇ: Doğruların gazete ve medya aracılığı ile aktarılmasını önlemek, DEJENERAZYON ve DEZENFORMASYON. Geri kalan gazeteci ve aydınların korkutularak sindirilmesi, susturulması. Sonucunda propaganda için hükümet yanlısı yayın yapan medyanın direk veya endirekt satın alınması. Köşe yazarları marifetiyle bütün köşe başlarının tutulması. Halkı yönlendirme ve yine DEZENFORMASYON.

·         Başta gülen cemaati mensublarının organize ettiği özgürlük ve demokrasi adı altında oluşturulan Abant Platformları, doğuda PKK kontrollü Kürt platformları. Toplumu daha fazla özgürlük ve daha fazla demokrasi gibi yalanlarla uyutma stratejisi. (KÜRT AÇILIMI ilk burada gündeme getirilmiştir.)

·         Ve ardından Cumhuriyet tarihinin kara günü 19 Ekim 2009. BOP Eş Başkanı ve Başbakanın çılgın projesi. AÇILIM YALANI ile Kandil ve Mahmur bölgelerinden gelen PKK’lı teröristlerin kahramanlar gibi dönüşünün gerçekleştirilmesi. Daha da kötüsü devletin itibarının ayaklar altına alınması. Koca Türk Devletinin üç beş terörist önünde bütün dünyaya rezil ettirilmesi. (Burada bir anekdot anlatmak istiyorum: Ülkeye giren bu çapulcuların ayağına hükümet, devletin hakim ve savcılarını yollamıştı. Teröristler ısrarla pişman değiliz dedikleri halde pişmanlık yasası dayandırılarak zorla salıverildi. Bu sorgulama esnasında yaşanan bir hadise: Teröristler bir yanda hakim ve savcılar karşılarında oda da bir Türk Bayrağı ve Atatürk Posteri asılı. Teröristlerin ilk sözü; bu bayrağı ve posteri kaldırın yoksa görüşmeyeceğiz. Hakimler verilen emri yerine getiriyor, Bayrak iniyor, Atatürk’ün posteri kaldırılıyor.) TÜRK DEVLETİNİN İTİBARINI YERLE BİR EDENLERE YAZIKLAR OLSUN!!!!!!!!!! Peki müsebbibi kim: AKP Hükümeti Başbakanı, BOP Eş Başkanı Tayyip Erdoğan. Bu suçun yargısı bizim hukukumuz da nedir biliyor musunuz? YÜCE DİVAN.

·         Peki bu sürece gelene kadar bütün hazırlıklar yapıldığı halde sürece karşı çıkanlar kim; Onların tabiri ile ulusallaşan CHP ve Lideri Deniz Baykal ve tabiî ki TÜRK MİLLİYETÇİLERİ ve MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ. Şimdi sıra bu ikisinin tasfiyesinde. Kullanılan metot aynı, KASET KOMPLOLARI. Fakat metodun içeriği farklılıklar gösteriyor. Bu fark her iki partinin yapısal farklılıkları. CHP için yapılan turuncu devrim; Deniz Baykal ve onun ulusalcı kanadının tasfiyesi, yerine kürt meselesinde açılıma destek verecek bir YENİ CHP. Fakat Milliyetçi Hareket Partisi farklı bir CHP değil. Çünkü partiyi oluşturan dinamik Türk İslam ülküsünü benimsemiş ideolojik temeli olan bir parti. Dolayısı ile CHP’deki sistem yerine farklı bir strateji uygulanıyor. Öncelikle eski ve yeni ülkücülük kavramının camia içine yerleştirilmesi bunun üzerinden Milliyetçi hareket Partisinin Liderinin liderlik yönünün tartışmaya açılır hale getirilmesi. TV ekranlarında da bu konunun eski ülkücü tabir edilen kişilerin üzerinden yapılması. Ülkücü camianın kendi içinde hizibleştirilmesi ve ardından hepinizin malumu yaklaşan seçim öncesi yasadışı yöntemlerle profesyonel bir şekilde hazırlanan gizli kamera ve ses kayıtlarının servis edilmesi. Yöntem de ilginç, ilk bakışta partimiz gibi gözükse de bana göre Türk Devletinin şantaj ve tehditle korkutulmak istenmesi. Ne ilginçtir ki bütün bunlar olurken de başta bu olaylar üzerinden siyasi rant peşinde koşan Başbakan ve emir eri haline getirdiği yargı ve hukuk, olaup biteni herkes gibi seyrediyor. Devletin hiçbir kurumu olanlar için herhangi bir müdahele gereği hissetmiyor. Ne hazindir bir durumdur ki Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli “Devlet yok, milletime gidiyorum” diyor. Bir siyasi parti liderinin belki de devletin acizliğini ortaya koyabileceği en keskin ifadeyle. Genel Başkanımız bu oyunun farkında, fakat geldiğimiz bu noktada bir seçim aşamasında bu olaylar üzerine yapabileceği de pek fazla bir şey yok. Yaptığı, gerçek bir lidere düşen millet sorumluluğu, ülkücü şahsiyeti ile duruşunu bozmadan partisini seçime sokmak. HEDEF TEK BAŞINA İKTİDAR diyerek. Liderinin ve Ülkücülerin bu şahsiyetli duruşu tezgahı hazırlayanların hesaplayamadığı bir şeydi. Bir anda kargaşa ve kaos hedefleyenler emellerine ulaşamadı. Fakat iş bitmedi değerli ülküdaşlar; asıl oyunun son perdesi şimdi oynanıyor. Oyunun hedefindeki isim Genel Başkanımız Bilge Lider Sayın Devlet Bahçeli. Tüm tehditlere ve şantajlara karşı dimdik durmayı başarabilen liderimizin, Genel Başkanlığı tartışılır hale getirilerek ve hatta ortaya alternatif isimler atılarak bölünmenin ve parçalanmanın ilk senaryosunu oynuyorlar. Köşe başlarında satın alınan yazarlar da millete devamlı bunu empoze ediyorlar. İlginç bir zamanlama ile biri çıkıyor diyor ki ortada Genel Başkanlık ile ilgili tartışmanın geldiği bu nokta da Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek  “MHP’nin yeni Genel Başkanı’nı biliyorum” diyor. Dam üstünde saksağan nereden çıktı şimdi? diyeceksiniz. Bunlar senaryonun parçası. Gökçek bunu bildiği için söylemiyor? Amacı Ülkücü hareketin Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanlık makamının önce kamuoyunda sonra ülkücüler içinde tartışmaya açık hale getirme gayreti. Tabi ki Melih Gökçek bunu tek başına yapamayacak. Bunu ada biliyor. Onun yaptığı bir nevi kurşunun tetiğine basmak, merminin gideceği adres belli çünkü. Ardından köşe başı tutucuları başlıyor yazmaya. Nasıl mı?  

İşte size köşelerinden kurşun sıkanlar;

22.05.2011 Ahmet ALTAN (Taraf Gazetesi) MHP’nin bundan sonra yaşayacağı siyasi sonuçlara “halk” karar vermeyecek. MHP’nin geleceğini “bir gizli örgüt” belirleyecek.

 24.05.2011 Mümtaz’er Türköne (Zaman Gazetesi) MHP, tepeden tırnağa arınacak. İnandırıcı, ikna edici bir arınma sürecinin yaşanması ve ehil ellerin dizginleri ele alması yeterlidir. MHP’de bir dönem kapanıyor; yepyeni bir dönem başlıyor. Belki yeniden inşa edilecek binada bize de çalacak bir kapı konulur.

24.05.2011 Hasan Celal Güzel (Vatan Gazetesi) Seçimin eşiğinde MHP Başkanlık Divanı’nın büyük kısmı, haklarındaki kasetler sebebiyle istifa etmek zorunda kalmış ve MHP ciddi bir darbe yemiştir. Kasetlerle sarsılan MHP’de görünen odur ki, bu kaset operasyonunu düzenleyenlerin başlıca hedefi lider Bahçeli’dir. Komploculara göre, MHP barajın altına düşecek ya da baraj üzerinde kalsa dahi oyları azalmış olacaktır. Bu da seçimden sonra parti içinde hesaplaşmaya yol açacak ve bunun sonucunda da Bahçeli gitmek zorunda kalacaktır. Nihai olarak dizayn edilecek ‘Yeni MHP,’ yeni lideri ile daha iddialı hâle getirilecektir.

24.05.2011 Ali Bayramoğlu (Yeni Şafak Gazetesi) MHP yönetimi, Bahçeli söylemiyle ‘Türkçülük-İslamcılık’ dengesini bozdu. Bu ülkücüler için son derece hassas bir dengedir. ‘Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslüman’ şiarı 1968 sonrası ülkücü hareketin en önemli bileşkesidir. Türkeş bile buna son derece dikkat ederdi. Referandumda bu denge tümüyle bozuldu ve ortaya ulusalcı bir parti görünümü çıktı. Ve ülkücü camia bu açıdan çatlamalar yaşamaya başladı. Bugün yaşanan bu çerçevede ulusalcı eğilimde olanlar ile muhafazakar ülkücüler arasında yaşanan çatışmadır… İkinci mesele iç iktidar kavgasıyla ilgili. Bahçeli tarafından tasfiye edilen, kenara itilen siyasi oyuncuların ve ülkücülerin tepkisidir…” Peki bu savaşın, savaşta kullanılan yöntemlerin, kasetlerin ve verdiği sonuçların MHP üzerinde ne gibi bir etkisi olacak… Kanımız o dur ki, sonuçlar sanıldığından ciddi olacaktır.

24.05.2011 Nuh Gönültaş (Bugün Gazetesi) Ortada büyükçe bir lider zafiyeti var. Çalıştığınız 15 adamdan 10 tanesi partinizi ve sizi bu derece şantaja açık hale getirecek davranışlar içinde bulunuyor ve siz bunları bilmiyor, görmüyor, duymuyor, sezmiyorsunuz… Ya da bilerek “kulak arkası” ediyorsunuz.

 17.05.2011 Osman Özsoy ( Yeni Fafak Gazetesi) Sayın Bahçeli şunu iyi bilmeli? Sayın Fethullah Gülen bir anlık gaflet eseri “ben vazgeçtim” dese bile, bu kutlu nehrin, geçmişten gelip geleceğe olan ve gittiği her yeri yeşerten o kutlu akışı artık asla durmayacaktır. Bu nedenle herkes birbirine dua etmeli ve kutlu yolculukta adımların sabit kalması için destekçi olmalı. Güzel günler yakın. Az sabır?

 19 Mayıs 2011 Abdulkadir Selvi (Yeni Şafak) Yine de hesabı kuvvetli Devlet Bey’in. Bir hesap yaptı, MHP’yi tek başına iktidar çıkardı. Anlaşılan nefesi kuvvetli değildi ki, partisi paraşüt hızıyla yere çakılmaya başladı. MHP Genel Merkezi’nde,”karar anı” yazıyor ya, eğer millet kararını verir de, MHP’yi barajın altında bırakırsa, Devlet Bey’in yapacağı bir iş var. İstifayı kast etmiyorum. MHP Genel Merkezi’nin tepesindeki helikopter pistinden söz ediyorum. Şimdiden bir helikopter kiralayıp, her an kalkacak şekilde hazır tutsunlar. Böylece yapıldığı günden bu yana kullanılmayan helikopter pisti de bir işe yarasın.

Kelebek Devrimi üzerine jetine atlayıp ülkesini terk eden devrik liderler gibi hazırlıklı olmasında yarar var.

————-

     Ve dün akşam TGRT HABER kanalı Ekonomi Kulisi Programı. Programı hazırlayıp sunan Gazeteci Yazar Ziya Osman Açıkel. Karşısında bir AKP yalakası daha Zaman gazetesi yazarı, devamlı paslaşıyorlar. Ziya Osman Açıkel aynen şöyle söylüyor ” Bir isim söyleyeceğim sayın seyircelere, bu isme çok dikkat etmelerini istiyorum. MHP’nin İstanbul 2. Bölge adayı Ümit Özdağ. İleriki günlerde bu adama çok dikkat edin” diyor. Tiyatroya bakın, karşıda ki soruyor nasıl yani ne demek istiyorsun? MHP’nin başına Ümit Özdağ mı geçecek? Karşılıklı paslaşma ve karalamaya devam… ADRES BELLİ. Gökçek’in bastığı düğme daha çok yerde özellikle bugün ve yarın Saman…(yolu) TV’de de patlar.

Edindiğim bulgular dahilin de ilerleyen günlerde de Sayın Vekilimiz Meral Akşener üzerinden de oyunlar oynanacak. Partimizi ve ülkücüleri seçim sonuçları ne olursa olsun ikiye hatta 3’e ayrıştırma ve bölme oyunlarına devam edecekler. Ne olursa olsun lider üzerinden yapılan tartışmalara girme bu oyuna alet olma. Çünkü senin liderinin milletvekili maaşı Şehit ve Gazi yakınlarına gidiyor. Çünkü senin genel Başkanın Ermeni oyunun çözülmesi için devletin vermediği parayı verebilecek kadar millet aşkı taşıyan bir lider. Çünkü senin Genel Başkanın “ÖNCE ÜLKEM ve MİLLETİM Sonra partim ve Ben “ diyor.

Lider, doktrin ve teşkilat terbiyesi böyle yapmanı gerektirir. Çünkü sen bir yemin ettin her türlü saldırıya karşı yılmayacağına, yıkılmayacağına, başaracağına söz verdin. Her yapılanın bir muhakemesi yapılır ama ülkücü kendi davasına ihanet etmez. Fitnecilerin oyununa gelme, ülkücü kardeşinle seni karşı karşıya getirecek durumlardan özellikle kaçın. Çünkü gün bugün değil. Perde arkası son kale Milliyetçi Hareket ve Türkiye Cumhuriyetinin Misak-ı Milli’ sidir. Son kale çökmezse bunlar amaçladıkları Türkiye Cumhuriyeti Devletini bölemeyecekler.

Geriye kalan son kalenin yılmaz bekçileri, TÜRK MİLLİYETÇİLERİ, ÜLKÜCÜLER, Vatan ve millet aşıkları, Bayrak İnmeyecek Ezan Susmayacak diye haykıran BOZKURTLAR gün bir ve beraber olma günüdür. Gün bu hain planlara karşı tek vücut olarak KÜRŞAT gibi durma günüdür. Gün Milliyetçi Hareketin iktidar yürüyüşünün önünü tıkayanlarla mücadele etme günüdür. Gün dışarıdan içimize sızmak isteyen hainlere karşı gözümüzü açık tutarak uyanık olmamız gereken bir gündür. Gün kuyuya atılan YUSUF’un Kenan iline geri dönüşünün başladığı gündür. Gün Ebu Cehil’in putlarının yıkılıp Hira Dağı’ndan indiğimiz gündür.   Gün Tanrı Dağından Malazgirt’e atlarla koştuğumuz gündür. Gün Çanakkale’ de yedi düvele kafa tutan iman erlerinin vuruşma günüdür. Gün Türk Devletinin bekasını ilelebet muhafaza edecek olan, KIZIL ELMA ülküsüyle TURAN’a yürüyenlerin günüdür. Gün Üç Hilali üç kıtaya asan ecdadın gibi üç aylarda üç hilali Ankara’ya asacağın gündür.

OYNANAN OYUNLARI GÖR, UYANIK OL! ZİRA ÜLKÜCÜLER HER DAİM UYANIK OLUR

“NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE”

MHP, kir tutmayan bir ırmaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi, siyasette varlığını sürdürebilme telaşı içindeki tükenmişlerin kurduğu, ahlaksızca tuzakların hedefi haline gelmiştir.

Bunun nedeni, çok açık ve ortadadır. Küresel projelere karşı tüm varlığı ile topyekûn mücadeleye giren Ülkücü Hareket, ülkemizi teslim etmemek için yeni bir kurtuluş savaşı ve milli mücadelenin başladığının bilinciyle yoluna devam etmektedir.

Ülkemizdeki işbirlikçilerin yoldaşları, küresel güçlerdir. Emellerinden vazgeçmeyen bu güçler, I. Dünya Savaşından bu yana “Türk yurdunu ele geçirme ve köleleştirme “ stratejilerini sürdürmüşlerdir. Türk varlığını saldırarak yok edemeyeceklerini görenler, içimizden çıkan basiretsiz siyasetçileri ele geçirerek emir eri bir iktidarı işbaşına getirmek için medya, sivil toplum ve sermayedarları kontrol altına almışlardır. Türk Milletinin başına bela olan iktidar ile küresel sermaye ekonomiyi kontrol altına almış ve iktidar yakınlarını da zenginleştirmiştir. İhanetlerini yasalarla örtmeye çalışanlar, her türlü istismarı iktidar kalabilmek için mübah görmektedirler.

Siyasette temizlik ve ahlak anlayışının gerekliliği, tüm toplumlar için vazgeçilmezdir. Siyasete özel hayatın karıştırılması ve belden aşağı tuzaklar kurulması, AKP dönemindeki siyasi kirliliğin ifadesidir. MHP’nin bu kirliliğin içine çekilmesi teşebbüsleri de sonuçsuz kalacaktır. Çünkü MHP ve Ülkücüler, içinde kirliliği barındırmayacak ve üstüne yapıştırılmak istenen lekeleri tutmayacak temizlikte kutlu bir davanın temsilcisidir. “TEMİZ TOPLUM, TEMİZ SİYASET” anlayışının yegâne temsilcisi olan, Türk-İslam terbiyesi ile yoluna devam eden MHP, “Önce ülkem, sonra partim, sonra ben” ilkesinden uzaklaşan nefislere de taviz vermeden inandığı değerlerle var olmaya devam edecektir.

Ülkücüler, nefsani zaaflara kapılmamalı ve kendilerine kurulan hain tuzaklara düşmemelidir. Tuzak siyasetini Türkiye ile tanıştıranlara malzeme olmamak, her feraset sahibi insanımızın öncelikli duruşu olmalıdır. Bu bilinçle hareket etmeyenlerin siyasette varlığını sürdürme şansı kalmayacağı gibi, hareket şahsi zaaflardan dolayı kendisine bulaşacak lekeye de asla izin vermez. MHP ve Ülkücü hareketin, üstlendiği misyon ve savunduğu değerler çerçevesinde, kurulmuş olan tuzakların muhatabı olmaya bile tahammülü yoktur. Bu ülkenin geleceği adına siyaset yapanların kendini yaşama lüksü de olamaz. Siyasette yer almanın diyeti de budur.

Memleketimiz ve milletimiz için küresel tuzaklar kuran güçlerin, dik duran Türk Milliyetçilerine de şerefsizce tuzaklar kurup beklediğinin bilinciyle ve uyanıklıkla hareket etmek elzemdir.

Ülkücü hareket gibi siyasi ve ideolojik bir yapının içinde yer alan değerleri koruyamayan, bu konuda zaaf gösteren herkes, gereken cezayı dünya ve ahirette mutlaka çekecektir. Her yanlışın ödenecek bir bedeli vardır. MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, temizlik ve dürüstlük örneği bir lider olarak tavrını koymuş ve çıbanı kesip atmıştır. Yakışanı yapmıştır.

12 Haziran seçimlerinin milletimiz ve yurdumuz için bir kader anı olduğunu bilen her Ülkücü, samimi ve temiz duruşunu sürdürmeli, kendisinden endişe duyanlar var ise, bir an evvel bu kervandan ayrılmalıdır. Hareketin kirliliğe tahammülü yoktur. “Bir nokta kadar kir, bu milletin geleceğine mal olabilir” anlayışı ile dürüstlük ve güzel ahlak ölçüsü korunmalı, güçlendirilmelidir.

MHP, COŞKUN AKAN BİR IRMAKTIR; ASLA KİR TUTMAZ!

Temizliğini de, temiz lideriyle korur vesselam…

Arif Nihat Asya-Leke Şiiri

LEKE
Namus lekesi de
ğil alnımda gördüğünüz,

Vurulmuşum, vurulmuşşşüm güpe gündüz.

Şakağımdaki kansa, o benim gülüşümdür,

Namert sürünmektense, erkekçe ölüşümdür.


Şaşırmayın, korkmayın, ürkmeyin ey yiğitler,
Bakın etrafımızı nasıl sarıyor kızıl itler!
Zaten faydası yoktur korkaklı
ğın ecele,
Ya
şamak hakkın lakin istiklalinle bile

İhtirama zaman yok, merasime ne hacet?
Size dü
şen daha çok vazifeler var. Evet…
Evet!.. Böyle sürerse bu e
şkıya kanunu,
Müebbet fela
kettir milletimin sonu …..

Size selam gönderdi kırk yiğidiyle KÜRŞAD
Sizden haber bekliyor yüz milyon; imdat!
İmdat!
Hala tevekkülde mi kararlısın yoksa?
Sükût neyi halleder, yaran oyuk oyuksa?

Tevekkül Allah’adır zillete katlanılmaz!
Ya hayat, ya ölüm! Bunun ötesi olmaz.
Namus lekesi de
ğil alnımdaki bu leke,
Asırlardır kar
şıma çıkmazken tek teke

Önümüzde dalkavukluk, meddahlık edenleri,
Şimdi iyi tanı, gör neymiş hünerleri…
Mütefekkirler echel, realistler yalancı,
Hayret! Dünkü yabancı, bugün bu handa h
ancı…

Dağdan bağa inenler, yoluma kül döküyor
Benim ayak izlerim ta
şralı gözüküyor
Farkına yeni vardım, suçluymu
şum ben meğer
Ota
ğımda cellâtlar… Kaçmak!.. Bu neye değer!

Ne papyon kravatlı, ne rugan pabuçluyum
HAL
İSANE TÜRK’ÜM BEN, onun için suçluyum.
S
uçluyum, hainleri gözlerinden tanırım ben.
Bir intizar dinlerim
şu toprağın kalbinden.

O ses der ki: -Ey oğul, yazıklar olsun sana!
Mezarımı kirleten,
şu mahlûka baksana!
Baktım gafiller dü
şş hainlerin peşine
Dedim Bozkurtların yurdunda, çakalların isi
ne?

Fırlamışım yayımdan, ok hedefi mutlaka bulur
Son kale, son akında, ancak böyle kurtulur.
Namus lekesi de
ğil, kurşun yarasıdır O.
Asrin adaletine, bir yüz karasıdır bu!

Arz-i endam etsinler… Mütebessim, mutantan.
Sonra da sulhseveriz, deyiversinler YALAN
Yalandır ne söyleseler, be
şeriyyet namına,
Hanümanlar yıkılır, bu
şerriyet namına.

Adi cinayetlerle küllenir asil yara
Can yakar, göz ya
şarır, alır yürür bu sara
Sokaktan okullara, okuldan minareye
Bu kıvılcım saçarken bekçiler uyur, niye?

Kimdir bu uyanıklar, niçin uyur uyuyan?
Be
ş kıta birbirine dokunur zaman zaman
Bayraklar indirilir, paçavralar sallanır
İşte bu kızıl itler, bu sayede yallanır.

İnsan denmez bir avuç yal için sürünene
İnsan denmez sesimden ürküp, dev görünene
İnsan denmez iltifat, iltizam edenlere
İnsan denmez yenilen ve önde gidenlere
İnsan denmez gözyaşı döküp, ter dökmeyene
İnsan denmez hedefi görüp diz çökmeyene

Ben şüheda nesliyim, başkaya varmaz dilim
Belki ma
ğdurum ama asla meyus değilim.

Gök bayrak, Albayrağa bir gün çizerken ufuk
O büyük kurtulu
şa yürürken çoluk çocuk
Bu nefes bu bedeni terk edip de gitsede
Ruhum at ko
şturacak, o büyük hengâmede.

Namus lekesi değil, artık bilinmeli bu!
Asıl leke bellidir, kökten silinmeli bu!

Bir isyan cinnet gibi, bir gün ki kâbus gibi
Kar
şımda tomsonlular, Yunan gibi Rus gibi

Ey gönüllü bayraktar, ey devşirme dölleri!
İleri, biraz daha, biraz daha ileri.

İhanet oyununda, peşrev çekenler bu kez
Bilsinler ki bu toprak, hainleri hiç sevmez!

Bugün sabreyleyenler, bir gün bezecekler
Tutup ba
şlarını, taşlarla ezecekler.

Atalarımız bize, böyle ferman buyurdu
Ey ecdat sevgisiyle ta
şan kahraman ordu

Bu hâkimler veremez, hükmünü bu celsenin
Hazır olun Bozkurtlar! Hüküm sırası sizin.